1 Mart 2013 Cuma

Şenes Erzik ile hoş bir sohbet

17 Şubat 2013 tarihinde arkadaşımın davetlisi olarak Kadir Has Üniversitesi’nde Şenes Erzik’in katıldığı bir panele gittik. Beş dakika geç kaldım, umut ettim zamanında başlamaz diye ama Şenes Bey çok dakik. Tam 12:00’de başlayan sohbet, bitmesi gerektiği saatte de bitti. Sohbetten bana göre güzel yerlerinden bir kaç notu sizinle paylaşacağım.

En merak edilen konu sanırsam Türkiye Federasyonu Onursal Başkanı Şenes Erzik’in yeniden federasyon başkanı olma ihtimali. Nedense ümitlenmediğim ama keşke olsa dediğim konu da kendisine sorulan sorulardan biriydi. Daha önce kendisine üç kere filan teklif edilmiş ama hepsini reddetmiş. Nedenini çok güzel açıkladı, özetle: “Aynı heyecan olabilir mi?”. Çok güzel ve doğru bir düşünce kanımca. Çünkü kendisi başkanlık döneminde bazı şeyleri ilk kez yaptı, haliyle hadi arkadaşlar bunları bunları kuruyoruz dediği an ile şimdiki an bir olamaz. Kabul edelim ki şu an federasyon güvenilmeyen bir kurum haline getirildi.

Her şeyin başının altyapı olduğunu belirtti. Son dönemde iyice duyduğumuz altyapı önemini, Türkiye’de geliştiren kişiden bir kez daha duyduk. Neden küçük takımların milli kadrolarının oluşturulmasından, o yaştaki çocukların milli takımda oynama sebeplerini çok güzel izah etti. Bu noktada Uğur Meleke’nin söylediği bir söz geldi aklıma. Alt milli takımlarda İbrahim Toramanlı Türkiye’nin Christiano Ronaldolu Portekiz’i yendiğinden bahsetmişti zamanında. Şimdi biri nerde, diğeri nerede...

Verdiği en önemli ve güzel mesajlardan biri de dünü geride bırakarak yaşamamız gerektiği idi. Geçmiş olaylardan örnekler sorulduğunda verdiği cevap hep aynı mesajı içeriyordu: “Artık oluyor mu?” Hepsine bir çözüm veya düzenleme getirildi. Ondan sonra öyle bir şey gördüğümüzü düşündürdü. Nitekim verilen örneklerin yeniden tekrarlanmadığını gördük. Saha içi olayları olsun, büyük turnuvalardaki dopingler olsun...

Sorulardan bir diğeri ise neden UEFA başkanlığına adaylığını koymamasıydı. İşini her zaman dürüstlükle yaptığını belirtti, bunun yanında hiç bir zaman da hırsının gözünü karartmadığını da ekledi. Bu şu demek: Ben işimi doğru ve dürüstçe yaparım, bana da yeni görev verirlerse de hayır demem, aynı doğrulukta devam işimi yapmaya devam ederim. Yani kendisi hiç aman başkan olayım gibi bir duygu hissetmemiş, hele ki ona güvenenlere karşı. Belki de bu yüzden bu kadar başarılı olmuştur. Kendisinin hep Lennart Johansson ile çalıştığını, ona karşı aday olmadığını belirtti. Platini, UEFA başkanlığını 26-23 oyla kazandığını, kendisinin asbaşkanlık seçiminde 38 oy aldığını... Sadece bu oy sonuçları ile ne demek istediğini anlamamıza yardımcı oldu. Demek istediği “Bu size bir şey ifade ediyor mu?”

Almanya’daki Dünya Kupası öncesi verilen bir yemekte BM Genel Sekreteri’nin “Bizden çok ülkeye yayıldınız” ifadesi ile de futbolun toplumsal ve global gücüne de değindi. Ufak adı sanı duyulmayan ülkelerin FIFA’ya katılmalarının çok sesliliği arttırdığını, demokrosi ortamının geliştiğini ifade etti.

Son olarak, Şenes Erzik konuşmasının başında ve sonunda futbolla ilgili en büyük kaygısının bahis olduğunu belirtti. Büyük liglerde kontrolün yapılabildiği ama alt liglerde kontrolün zor olduğunu belirtti. Haliyle bu bahis olayların ucuda şikeye dayanıyor. O meşhur Şampiyonlar Ligi’ndeki Lyon - Dinamo Zagreb maçı sorulduğunda, esprili bir dille “Onu Platini’ye sorun” diye cevapladı.

Not: Bu yazıyı bu tarihte yayınlama sebebim, yazının başka bir blogda daha yayınlacak olmasıydı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder