13 Mayıs 2013 Pazartesi

Feda sezonunda İnönü'ye veda...


İnsanın içinde hüzün var, bununla birlikte dışarı inanılmaz bir çoşku çıkıyor. Beyazlarla donatılmış İnönü Stadı'na veda günü idi 11 Mayıs Cumartesi günü. Saha dışındaki olaylardan aşırı sinirli ve yaralı girmiş taraftar stada girer girmez ortamın havasına kapılıp o coşkuya eşlik ediyordu.


Ben de son anda bilet bulan şanslı kişilerdendim. Ama bileti olmayıp içeri girmeyi deneseydiniz sizde girebilirdiniz. 30 bin kişilik stadda en aşa 40 bin kişi vardı. Ben hiç bir maç bu kadar dolu görmemiştim maçı. Beleş tepe bile ikinci yarı tribündeydi. 


Daha içeri girer girmez bir koltuk kapıp "1,2,3 yetmez! 4,5,6, olsun! Metin, Ali, Feyyaz atsın, Beşiktaşım şampiyon olsun! tezaruhatına eşlik ettik. Resmen bir şampiyonluk kutlanıyordu içeride. Herkes ayrı bir çoşuyordu. Tribünlerden sekerek yapılan Siyah - Beyaz - Şampiyon - Beşiktaş tezaruhatı da bunu kanıtlar gibiydi.

Eski açıkta olacağım için biraz düşünceliydim. Bulunduğum yerdekilerde pek canlı değillerdi. Ama çok güzel yanıldım ve sonradan gelenlerle çok güzel bir ortam oldu. Eski açığın böyle bağırdığını ilk kez gördüm. 

Maç tamamen bahane, kimse izlemiyordu. Herkes son kez İnönü'deki üçlüye eşlik ediyor ve tezaruhatlarla rekor kırıyordu Hele ki ilk yarının son 15 dakikası muazzamdı. İlk on dakika kapalı tek başına aldı götürdü derken, son beş dakika yeniyi bilmem ama eski açık da koptu. İnanılmaz bir destek vardı takıma. Tam olması gerekildiği gibi bir veda. Stadda bir çok insana dokunsanız ağlayabilirdi. 


Maç sonunda sahaya inmedim, inemedim. İnmek istemedim. Orası kutsal zemin benim için. Herkesin ayak basabileceği bir yer değil. Koltuğumu "nazikçe" söküp, hatıra olarak onu aldım. Staddan çıkarken arkama bile bakamadım veda etmesini beceremediğim için. 

Her takımın stadı taraftarı için özeldir, lakin benim için de İnönü Stadı yeri itibariyle dünyanın en güzel stadı. İnsan nasıl veda edebilir ki bu kadar sevdiği yere/şeye/kişiye...

Ne kadar modern olsa, ne kadar düzgün de olsa nedense İnönü'nün yıkılmasına gönlüm el vermiyor. Çok daha iyisi yapılacağı kesin, lakin anılarımız burada. Her tuğlada, her koltukta... Artık yıkım başlamadan önünden son kez geçeriz, göz yaşlarına hakim olabilirsek ne ala...

Not: En üstteki fotoğrafın orjinaline dilerseniz buradan ulaşabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder