29 Ekim 2013 Salı

Büyük adam, büyük sporcu: Vassilis Spanoulis

Kendisi sadece takım kaptanı değil ayrıca takımın tam anlamıyla lideri. En zor anlarda sorumluluk almaktan kaçınmayan ve nerede ne yapmasını tam anlamıyla bilen bir lider. Net olarak hem kişilik hem de oyuncu olarak inanılmaz bir adam.

Bu sezon başında Olympiakos ile olan sözleşmesi bitmişti. Fenerbahçe, Barcelona ve CSKA kendisini almak için kesenin ağzını açtı. O ise Oly ile ilk görüşmesinden, bırakın anlaşmayı gelecek sezonun transferleri hakkında görüşerek çıktı. Giden oyuncuların yerini nasıl doldurulması gerektiği bile kendisini danışılıyor. Bunun sebebi sahadaki liderin de fikrine saygı duyulması.

'Ben buralıyım' diye düşndüğü için Oly'de kaldı. Pazar günü NTVSpor'da Ivkoviç konuktu. O da Spanoulis'e neden kaldığını sorduğunda aldığı cevap çok güzel. Pana'dan Oly'e transfer olduğundan ülkenin yarısının kendisinden nefret ettiğini, Oly'den de ayrılırsa diğer yarısının da kendisinden nefret etmesini istemediği için olarak cevaplamış. Tabi ki bu işin şaka tarafı. Oly'de mutlu olduğu için ve orada oynamaktan zevk aldığı için kaldı.

Bunlardan öte Galatasaray maçından sonra kendisine üçüncü kere Euroleague şampiyonluğunu düşünüyor musunuz? sorusuna verdiği o muhteşem 'hayır düşünmüyorum' cevabı... Basketbol oynamaktan zevk aldığını ve zevk almaya devam edeceğini söylüyor. Benim anladığım: Her şey kazanmak değil, ama kazanmak.

22 Ekim 2013 Salı

Wilshere vs Kasami


Cumartesi günü Arsenal sahasında Norwich'i ağırladı. Maçın ilk golü yılın golü sayılabilecek güzellikteydi. Olay son vuruştan öte o ana kadar gelişen muazzam tek pas trafiği... Giroud'un da bu trafikteki iki pası da mükemmel. Ek not olarak belirtmek lazım.

Arsenal'in golüden sonra ağzımızı kapatmaya zorlamaktan başka yapacak bir şey yoktu derken dün Palace karşısında Fulhamlı Kasami'nin golü geldi ve kapanan ağızlar aynı şekilde geri açıldı.


Bunlardan öte bu golden hemen sonra Wilshere'nin attığı efsane tweet:

3 Ekim 2013 Perşembe

Fatih Terim-Ünal Aysal Çıkmazı ve Mancini


Türkiye'de karışıtırılması en kolay kulüp herhalde Galatasaray'dır. Osmanlı döneminde olduğu gibi saray her zaman içerden veya dışardan karışmaya müsait bir ortam. Karıştıranların yanında bir de içerdeki iktidar sahiplerinin güç oyunları imparatorluğu sürekli Lale Devri'nden Fetret Devri'ne sürükleyip duruyor.

Aslında her şeyin özeti kısa ve öz nazarımda. Olan her zaman olduğu gibi Galatasaray'a oldu. Ve bunun mimarları her fırsatta "Aslolan Galatasaray'dır" cümlesini dillerine pelesenk eden Fatih Terim ve Ünal Aysal'dır. Benim için Fatih Terim de Ünal Aysal da suçlu. Ego savaşları yüzünden Galatasaray'ın zarar görmesini hiçe saydılar resmen. Bana kalırsa, Ünal Aysal ve ekibi bu durumu lehine çevirebilecek şartlara sahipti ama krizi öyle kötü yönettiler ki neredeyse suçlu duruma düştüler. Öte yandan Fatih Terim de kafasında başka planlar yapıyordu. Kendisine önerilen sözleşmeye yanaşmamasının sebebi elbette farklıydı. Eğer milli takım Dünya Kupası'na giderse sözleşme yenilemeyecek; gidemezse sözleşmesini uzatacaktı. Ünal Aysal'ın kurumsallaşma söylemlerine pek inanmasam da, kulübü bir şirket gibi yönetme isteği aşikar. Her zaman ilerisini garantiye almak istemesi normal bu açıdan. Fatih Terim ise tam tersi, gönül senetleri üzerine kurulu bir hayatı yaşayan bir adam.

Gelelim Mancini'ye...

Daha adı geçer geçmez muhasebeci taraftarları ve basın mensuplarını işe koşmuş bir teknik direktör olarak Türkiye kariyerine 1-0 geride başlamıştı. Ancak henüz 2 gün takımla çalıştıktan sonra Juventus gibi bir takıma karşı deplasmanda savunma yapabilen bir takımın hocası oldu. Galatasaray dün geceki maçta 3 yıllık Fatih Terim döneminde yapamadığı defansı yaptı. Belki de Amrabat'ın deli saçması penaltısı olmasa direnç daha da güçlenecekti. 3 yıldır savunma yapamayan, hatta savunması yüzünden sürekli zor duruma düşen bir takımın 2 günde savunmayı öğrenmesi elbette mümkün değil ancak eldeki kadroyla doğru taktik dizilişi bunu biraz da olsa mümkün kılabilir, zira dün gece şans da Galatasaray'ın yanında olunca dirençli bir takım izledik.

Mancini'ye defans oynatıyor diye eleştiriler yapıldığını gördüm twitter'da. Bunu muhtemelen Terimci tayfa yapıyor. 2 gün önce takıma gelmiş adamın Juve deplasmanından 1 puan almasına sevinileceği yerde adamı yermek ne kadar mantıklı bilemedim. Mancini gidip Elazığ, Sivas vs. maçlarda da defans yaptırırsa o zaman eleştirirsin. Önce bir bekleyip görmek lazım. Lakin şurası kesin ki dün geceki maç futbolcuların da Mancini'ye olan inanç ve güveni açısından oldukça önemliydi.