Ülke olarak hazıra konmayı seviyoruz. Bir şeyin olgunlaşması daha iyi olması için geçen zamana karşı tahammül seviyemizin düşük olduğu konulardan birisi de kesinlikle futbol. Yarını değil de şimdiki zamanı kurtaracak kısa ve kalıcı olmayan çözümler, transferler yaparak ortalama iki senede bir hedef revizeleri yapan Süperlig takımlarımız ve onların transfer harcamaları var.
Vizyon eksikliği ve kısa sürede başarı elde etme isteği malesef takımları altyapıdan futbolcu yetiştirme mantığından uzaklaştırıyor, rakip takımın transfer ettiği yıldız oyuncuya misilleme ya da taraftar kitlesini arttırma forma satışları vs. İthal futbolcu arayışlarına sevk ediyor. Yurt dışından gelecek futbolcu için Türkiye Arap takımlarına gitmeden önceki son durak. Gerek sosyal yaşam gerekse ki en önemlisi diğer Avrupa ülkelerinde kazamayacağı para bir nevi emekli ikramiyesi. Almanya'da %45 İspanya'da %43 olan vergi oranı Türkiye'de %15 olunca, yeteneği olan otuz yaşını aşmış son demlerini oynayan yıldızlar için Türkiye'ye gelmek emekli ikramiyesi karşılığında tatil yapmakla eş değer. Ayrıca daha önceki kulüplerde görmediği kadar ilgi, toleransta cabası.
Türkiye'ye gelen faydalı olan takımlara bir şeyler katmış yabancı oyuncuların sayısı toplam gelenlere baktığınız zaman ufak bir yüzde de kalıyor. Transfer politikalarında biraz daha tutarlı ve altyapıya biraz daha önem verirsek, takımlar birbirleri ile olan rekabetten ziyade Avrupa arenalarında ki başarılarını baki kılacak tutumlar sergilerlerse belki o zaman elle tutulur bir ilerleme kaydedebiliriz.
Bu zamana kadar takımlarımız ve yöneticileri vizyon sahibi olsalardı eğer genç yaşlarında: Jimmy Floyd Hasselbaink'i Samsunspor'da, Kaka'yı Gaziantepspor'da, Nedved'i Galatasaray'da, İbrahimovic'i Beşiktaş'ta, Gökhan İnler'i Beşiktaş ya da Fenerbahçe'de, Shevchenko'yu Trabzonspor'da, Eto'o ,Diego ve Robinho'yu Fenerbahçe'de, Mesutt Özil'i Fenerbahçe ya da Beşiktaş'ta izleme şansı bulabilirdik. Belkide altyapılarımızın yetersizliğinden dolayı onlar bu kadar yıldız olamayacaklardı ama yine de bir düşünün derim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder