28 Ocak 2013 Pazartesi

Arena deplasmanı

Bir delilik yapalım, pazar günü derbiyi yerinde izleyelim dedik. Galatasaray taraftarları arasında, iki Beşiktaşlı içimizde çığlıklar, tezaruhatlarla maçı izledik. Saat ikide başlayan maraton boyunca öyle üşüdüm ki hala üşüyorum...

Daha önce Madonna konseri için gittiğim Türk Telekom Arena'ya bu sefer gerçek amacı için gittim. Stada ulaşım, içeri girme ve çıkması gerçekten çok rahat ve kolay. Kesinlikle çok güzel bir stad. Bunları kabul etmek lazım.

Deplasmanda, rakip takım taraftarı arasında maç izlemeye gelirsek, gerçekten değişik bir deneyim. Tezaruhatları kendime göre çevirip, söylediğim oldu. Arada sesiniz kaynıyor zaten. Yanımda bir çift vardı, pek zarar gelmez diye düşündüm, rahatladım. Farketmiş olabilirler. Zaten gollerden sonra sevinmeyen iki kişiydik, orada kopuyor olay. Golü attığımız da ise... Elim hala acıyor diyebilirim.

Maça gelirsek (maç sonu analizlerini çok sevmesemde) Samet Aybaba inanılmaz korkak bir kadro ile sahaya çıktı. Şu ana kadar sadece tek maçta göre almış Mehmet Akgün sağ bekte, Hilbert sağ açıkta oynadı. Holosko ileri uçta. Holosko dışında alternatifi yoktu forvette, fakat forvetsiz çıksak daha iyiydi. Adam orada kitlendi kaldı. Almeida'nın yokluğunda Almeida varmış gibi oynadı Beşiktaş. Olay Fernandes filan değil, Almeida'ymış bunu gördük. Bir de kurtarıcı diye Mehmet Akyüz'ün oyuna girmesi yok mu... Bir de Dentinho yüzünden Olcay'ı yerlerse cidden çok üzülürüm.

Galatasaray ise maçın başında golü bulunca rahatladı, ona göre oynadı. Riera son haftaların formda ismi, gerçekten güzel bir gol attı. Yalnız derbi de pozisyon yok. Bu, bana göre utanç verici bir durum. Mücadele ona göre, pozisyon ara ki bulasın. Hilbert'in ilk yarıda kaçırdığı bir top var, bir de Hamit'in dışarı attığı top. Gollerin ikisi duran top zaten. Özeti izleseniz Melo'nun kırmızısı ve Samet Aybaba'nın bakışları ile 2.5 dakika geçiyor zaten.

Bir de tükürdü, tükürmedi olayı var. Ben çok sıkıldım bu muhabbetten, artık yeter.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder