Türkiye, bir çok ülkeden farklı bir konumda idi ırkçılık konusunda. Biz, hepimiz zenci olduk, zenci oyuncuları çok sevdik. Bizden farklı oldukları için onlara farklı davranmadık, bizden biri olarak davrandık. Çünkü içimizde sıcaklık var. Farklı insanlara ekstradan bir sıcaklık var. Biz Eto'o İtalya'da, İspanya'da hakarete uğrarken buradan ona destek çıktık. Biz böyle bir millettik. Peki ne değişti?
Geçen sene Beşiktaş - Galatasaray maçındaki yanlış anlaşılma üzerine çok çamur atıldı. Belli İngilizce hakareti, ırkçılığa çevirmek isteyen art niyetli taraftarlar oldu. Anlaşıldı ki durum öyle değil. Kimse bu suçlamalardan dolayı pişman oldu mu? Hayır. Nemalanmak daha hoş geldi. Evet, tribünlerde kendini bilmez, orayı hak etmeyen bir kaç insan görüntülendi. İşte daha önce de dediğim gibi bu insanlar ifşa edip, oraya almayacaksın ki insanlar akıllansın.
Devamında ise Emre Belözoğlu - Zokora ikilisi ile başlayan olaylar silsilesi... Ülkede saçma bir play-off organizasyonu oluşturulup gerilim yükseltip, gündemi değiştirme çabası sonucu meyvelerini vermiş ve İngiltere'de de sabıkalı olan Emre'nin ırkçılıkla suçlanma olayları gelişmişti. Emre'nin saha dışındaki tavırları ile saha içi arasında gece ile gündüz kadar fark var. Bunu herkes biliyor. Buradaki olayda da federasyonun ya da ceza kurulunun sessiz kalmasına kendi klubü sessiz kalmamalıydı, gereken cezayı vermeliydi diye düşünmüşümdür.
Ne tesadüftür ki Zokora'nın oynadığı klubün başkanı bu pazar günü Meireles hakkında inanılmaz sözler sarf etti. Saçından girdi, dövmelerinden çıktı. Daha dünü çok çabuk unutmuş olacak ki Yattara'nın saç ve sakal modelleri, Engin'in dövmeleri gözünden kaçmış hep. Ayrıca bir insanın ki -bu arkadaş Portekiz vatandaşı ve farklı bir kültürden- yaşam stili hakkında bu şekilde konuşmak, aşağılamaya çalışmak ne kadar doğru? Bu, geçen senedeki olayları unutmadık, şimdi elimize silah geçti, yandınız durumudur, maalesef ki kendini bilmemektir.
Burada kimsenin dövmesine, yaşam şekline ve tipine göre önyargı ile konuşup açıklama yapılmamalı demek istediğim. Klüp yöneticiliği ciddi iş ve ağızdan çıkan her kelime bir çok insanı etkiler. Bu bilinçle bu iş yapılmalı. 2002'de Dünya Kupası'nda üçüncü olurken Ümit Davala'nın saç modeli hepimizin aklındadır hala. Kimse onun saç modeline göre Ümit Davala'yı eleştirmedi ya da yargılamadı. Bu kişi Portekizli, Fransız ve Afrikalı olunca da değişmemeli.
Burada kimsenin dövmesine, yaşam şekline ve tipine göre önyargı ile konuşup açıklama yapılmamalı demek istediğim. Klüp yöneticiliği ciddi iş ve ağızdan çıkan her kelime bir çok insanı etkiler. Bu bilinçle bu iş yapılmalı. 2002'de Dünya Kupası'nda üçüncü olurken Ümit Davala'nın saç modeli hepimizin aklındadır hala. Kimse onun saç modeline göre Ümit Davala'yı eleştirmedi ya da yargılamadı. Bu kişi Portekizli, Fransız ve Afrikalı olunca da değişmemeli.
Son senelerde inanılmaz bir kutuplaşmaya itiliyoruz. Yöneticiler sadece taraftara oynayıp, onları da galyana getiriyor. Gündem değiştirmek için her zaman futbol devreye giriyor. Biz herkese sıcak davranan, farklı renkte, farklı kültürdeki insanlara bizden gibi davranıp, dünyaya örnek olmuş millet, bozuluyor. Buna çok dikkat etmemiz lazım. Herkes bu konuda kendine düşeni yaparsa, geç kalmış olmayız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder